Cezayir’de yaşayan İbrahim ve Elalia Kherkhar çiftinin 1 buçuk yıl önce dünyaya gelen kız bebekleri, göğüs duvarı ve karnından yapışık doğdu.
Safaa ve Shiffa adı verilen bebeklerin karnı ve karaciğerleri yapışık, kalp ve akciğerleri ise ayrıydı.
Hem Hindistan hem İtalyan cerrahlar çocukların ameliyatı yapabileceklerin söyleseler de Cezayir hükümetinin de girişimiyle çocuklar Türk hekimlere emanet edildi.
Geçtiğimiz şubat ayında İstanbul’a gelen aile, bu büyük operasyonun hazırlık aşaması için 6 ay sabırla bekledi.
Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Veli Karaaltın, Çocuk Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Burak Tander, Çocuk Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ersin Erek, organ nakli uzmanı Genel Cerrah Prof. Dr. Remzi Emiroğlu, Anestezi Uzmanı Prof. Dr. Tayfun Güler, Çocuk Yoğun Bakım Uzmanı Prof. Dr. Agop Çıtak’ın ekiplerinin yanı sıra, Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Metehan Özen ve Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Kenan Koçgöğüs’ün de yer aldığı bir sağlık ordusu, aylar süren planlamalar sonucu toplamda 1 yılı bulan süreci, başarıyla tamamladı.
Ameliyat 9 saat sürdü
DHA’nın haberine göre; ikizler, 9 saat süren ameliyat ile haziran ayında ayrıldı. 4 ay hastanede kalan bebekler, ülkelerine dönebilecek kadar sağlıklarına kavuştu. Bebeklerde doku kaybı olmadan ve ameliyattan sonra hayati organları açıkta kalmayacak şekilde ayrılması için en önemli aşamaların plastik cerrahi prosedürleri ile gerçekleştirildiğini anlatan Prof. Dr. Mehmet Veli Karaaltın, pekçok ilklerle gerçekleştirdikleri operasyonun detaylarını ilk kez anlattı.
“Herkes canla başla çalıştı”
Prof. Dr. Karaaltın, şu ifadeleri kullandı:
“Yapışık ikizlerde bizim temeldeki hedefimiz, ikisini de sağlıklı bir şekilde ayırmak. Bazen mecburiyet teşkil ediyor, birini feda etmek zorunda kalabiliyorsunuz tıpta. Bu çok ağır. Ama burada çok şükür, istediğimiz oldu. Bu bir ekip işi, çok büyük bir ekiple başardık. Herkes canla başla çalıştı. Bu ameliyatta neden plastik cerrahinin önemi vardı? Siz bebekleri, yapışık organları (kalp karaciğer vs) ayırabilirsiniz ama ayırdıktan sonra o dokuların sağlıklı bir örtü ile kapatılması çok önemli.
Çünkü genellikle bu bebeklerin kaybı bundan oluyor. Bunu kapatabilmek için de önce dokuları genişletmemiz gerekiyordu (deri altına yerleştirilen) balonla. Belki de dünyada ilk defa farklı bir manevra ile her iki bebeğin dokularını ortak bir şekilde büyüterek, ying yang parçaları gibi, birbirlerinin bedeninde kullandık. Bu sayede ayırma işlemindeki kesi hattı (hayati organların geçtiği göğüs hattına değil) yana kaydı. Hayati organların tümü de çok güvenli bir örtüyle örtülmüş oldu. Ön tarafta herhangi bir kesi olmadı.”
“Literatürde yok”
Bebeklerin yapışık olduğu hattan her ikisinin de derisinin altına denk gelecek şekilde bir balon yerleştirilerek yapılan işlem sırasında, yine ilk kez yapılan bir uygulama ile deri altına hücreden arındırılmış plasenta (biyoçatı) zarı da koyduklarını anlatan Prof. Dr. Karaaltın şunları söyledi:
“Plastik cerrahide bir kavram var, prefabrikasyon, yani yeniden üretmek. Biz bu dokuyu tek parçaymış gibi altına bir zar koyarak genişlettik. Bu zar da hücreden arındırılmış plasenta idi. Bunun görevi, dokunun her iki bebekte de ortak damarlanmasını sağlamaktı. Dolayısıyla balonu da oraya koyup şişirince, o tek parça bir süre sonra dev bir doku haline geldi ve o dev doku ile tek bir kaydırma manipülasyonu yaparak, karmaşık cerrahilere gerek kalmadan işi çözdük ve göğüs duvarından kesmeden, hayati organları güvenle kapatabilecek şekilde ayırma ameliyatını yapmış olduk. Plastik cerrahide yapışık ikiz ameliyatlarında, dünyada ilk defa yapılan bir prosedür oldu bu. Literatürde yok. Önümüzdeki günlerde bunu bir toplantıda da sunacağız.”
“3 boyutlu yazıcılarla göğüs ön duvarı ürettik”
Ameliyat sonrası sadece deride değil, göğüs ön duvarındaki kemikte de bir kayıp olacağı için ameliyatın planlaması sırasında en yüksek teknolojik imkanları kullandıklarını da vurgulayan Prof. Dr. Karaaltın, “3 boyutlu yazıcıda modelleme yaptık, ameliyat senaryosunu, simülasyonunu yaptık. Biyo-eriyebilir, insanda kullanılabilen bir malzeme ile 3 boyutlu yazıcılarla göğüs ön duvarı ürettik. Bu da çok önemliydi, çünkü çocuğun vücudunda kalıcı cisim olmasından kaçındık. Gerçeğinden önce sanal cerrahi yaptık. Bu bebekleri ayırırsak ne gibi kayıplar söz konusu olacak, bunu önden görme şansımız oldu. Özellikle doku anlamında (ciltte) olası kayıp ne kadar, bir alan hesabı yaptık. Ona göre de gerçek ameliyat planlamamızı yaptık. Bunda, diğer meslektaşlarımın da çok ciddi emeği vardı. Kalp Damar Cerrahisi, Çocuk Cerrahisi, Genel Cerrahi, anetstezi, hepsi yer aldı bu planlamada. Aslında ameliyatı biz planlama aşamasında bitirmiştik.” dedi.
“Bu bebekleri ameliyat etmek için rakipler de vardı”
Ameliyatın sadece bu hazırlıklarının 2 ay sürdüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Karaaltın, sözlerini şöyle noktaladı:
“Ardından (deri) şişirme prosedürü için 4 ay daha bekledik. Dolayısıyla neredeyse 6-7 ay bunlarla geçti. Sonra çocukların ayırma ameliyatı zamanı geldi, tüm doktorları uygun bir zamanda bir araya toplamak da kolay değil tabii. Tam pandemi zamanında bunu gerçekleştirdik, bir de öyle bir problem vardı. O süreci de üzerine ekleyince, neredeyse bir yıl sürdü her şey. Ama şu anda artık ülkelerine geri dönmeye hazırlar. Biz bu ameliyatı planlarken Avrupa’daki diğer merkezlerle de açıkçası bir kriz yaşadık. Niye bu kadar bekletiliyor, biz bunu hemen ayırırdık vesaire şeklinde. Evet ayrılabilirlerdi ama o zaman dokuları kaydırarak insizyon yani kesi yapacaklardı ve orta hatta birleştirilecekti. Bunların da her an açılabilme ve hayati organların açığa çıkması riski demekti. Genellikle zaten bu bebekler de bu yüzden kaybediliyor. Bu bebekleri ameliyat etmek için rakipler de vardı, Hindistan ve İtalya çok talip oldu ama bu başarıyı Türkiye’de elde etmek nasip oldu.”
“2 çocuğumun doğduğunu tam anlamıyla hissetmemiştim”
Anne Elalia Kherkhar ise, “Ben 2 çocuğumun doğduğunu (ameliyatla) ayrıldıklarında hissettim. Artık 2 çocuğum doğdu, ondan önce 2 çocuğumun doğduğunu tam anlamıyla hissetmemiştim.” diye konuştu.